dda mimarlık hizmetleri   Ahşap Sandalye

Mimar Doğan KUBAN Kimdir?

Doğan Kuban

-YAŞAM ÖYKÜSÜ-

Mimarlık tarihçisi, akademisyen, mimarlık profesörü.

8 Nisan 1926, Paris / Fransa doğumlu. Mimar olan dayısı Emin Onat’ın teşvikiyle mimarlık eğitimi aldı. 1949 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesini bitirdikten sonra fakültenin Mimarlık Tarihi Bölümü’nde asistan oldu. 1950’lerde İtalya’ya giderek Rönesans mimarlığı üzerinde çalışan Kuban, Türkiye’ye döndükten sonra hazırladığı “Osmanlı Dini Mimarisinde İç Mekân Teşekkülü, Rönesansla Bir Mukayese” adlı yapıtıyla 1958’de doçent oldu. 1962’de Fulbright bursuyla konuk öğretim görevlisi olarak ABD’deki Michigan Üniversitesinde bulundu. 1960’lar ve 1970’lerde belli süreler boyunca Harvard Üniversitesinin bursuyla Washington DC’deki Dumbarton Oaks Araştırma Kütüphanesinde araştırma çalışmaları yaptı. 1965’te “Anadolu Türk Mimarlığının Kaynak ve Sorunları” adlı çalışmasıyla profesör oldu.

1973-76 yılları arasında İTÜ Mimarlık Fakültesinde dekanlık yaptı. İTÜ Mimarlık Fakültesinde Mimarlık Tarihi ve Restorasyon Enstitüsünün kurulması için çalışan Kuban, 1974’te kuruluşu tamamlanan enstitünün başkanlığını yürüttü. 1981’de Anıtlar Yüksek Kurulu’nun başkan yardımcılığına getirildi ve kurulun dağıldığı 1983 yılına kadar bu görevi sürdürdü. 1987-88’de de Suudi Arabistan’da Dammam’daki Kral Faysal Üniversitesi’nde ders verdi .Onarım ve koruma konusuyla da ilgilendi. İstanbuldaki Kalenderhane Camisi’nin onarım çalışmalarını yönetti. Ağa Han Mimarlık Ödülü Yürütme Komitesi üyesi olan Kuban; Türk, İslâm, Anadolu mimarlığı ve sanatını konu alan kitaplar ve makaleler yayımladı. Çalışmalarında Türk sanatı ve mimarlığının özgün bir yaratı alanı olarak görülmesi gerektiğini öne sürdü.


Batılı araştırmacıların İslam sanatını homojen bir bütün gibi görüp ele almalarının yanlış bir yaklaşım olduğunu, aynı dini paylaşmalarına karşın çeşitli İslam ülkeleri sanatlarının hem tarihsel hem de coğrafi farklılıklar gösterdiğini savundu. Bunların, dolayısıyla da Türk sanatının, yerel bir çeşitleme olarak değil, kendi gelişme koşulları içinde değerlendirilmesi gereken bir olgular sistemi olduğu belirtti. Bu düşüncelerini hem yapıtlarında, hem de çeşitli dış ülkelerde yaptığı konuşmalarda ve verdiği derslerde yaymaya çalıştı.

1980’de Pakistan’ın Lahor kentinde yapılan “İslam Ülkeleri Koruma” konulu uluslararası kongreye UNESCO uzmanı olarak katıldı. 1986’da Ankara’da düzenlenen 1. Uluslararası Asya-Avrupa Sanat Bienali’nde Türkiye Grubu başkanlığı ve sergi düzenleyiciliği görevlerini üstlendi. Cumhuriyet gazetesinin Bilim Teknik ekinde haftalık yazılar yayımladı.


-ÇALIŞMALARI VE ÖDÜLLERİ-

-İstanbul Belediyesi, 1969’da Kuban ‘dan bir koruma planı yapmasını istemişti.-1993’de emekli olan Kuban, Kültür Bakanlığı, Mimarlar Odası ve TÜBİTAK hizmet ödülleri aldı.-1994 yılında American Institute of Architects’e yabancı şeref üyesi seçildi.-Kuban, “Sinan’ın Sanatı ve Selimiye” (1997) adlı kitabı ile Aydın Doğan Ödülü aldı.-Kuban, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Piriştina’ya danışmanlık yapmıştır. TÜBA Şeref üyesidir.

-American Institute of Architects yabancı şeref üyeliği, Alman Arkeoloji Enstitüsü muhabir üyeliği olmak üzere, önde gelen pek çok ulusal ve uluslararası koruma kurumu ile mesleki örgütte görevler üstlendi. -Aralarında Türk Hayatlı Evi, Selçuklu Çağında Anadolu Sanatı, Sinan’ın Sanatı ve Selimiye ve Osmanlı Mimarisi’nin de bulunduğu 25 kitap, yayın yönetmenlerinden olduğu İstanbul Ansiklopedisi’nde 68 madde ile düzenli olarak yazmaya devam ettiği gazete yazılarının yanı sıra 150’yi aşkın bilimsel makalesi vardır.

-MİMARİ AKIMLAR ÜZERİNE-

Dünya tarihindeki üç önemli mimarın Niemeyer, Le Corbusier ve Louis Kahn olduğunu söyleyen Kuban, her üçünün de üç önemli kentin (Brasília, Chandigarh, Bangladeş) yapılanmasında önemli rol oynadığını belirtti. Kuban, modernizmin malzeme ve strüktür değişimi ile birlikte doğduğunu; strüktürün o dönem için önemli bir sorun olduğunu, Le Corbusier’in ise o dönemde söylediği ile yaptığı en çok bir birine benzeyen mimar olduğunu vurguladı. Modernizmin, ortaçağdaki geleneksel hareketlere direnenlerin sözü olduğu belirten Kuban, postmodernizmin temelde modernizme karşı bir yaklaşım olarakortaya çıkmış olmasına rağmen zamanla, “Le Corbusier’nin yapılarına benzemeyen yapılar yapmak” olarak yorumlanmaya başladığını anlattı.Le Corbusier’nin önemli bir düşün ve tasarım adamı olmasının yanında geleneksel pek çok şeyi yıkabilecek kadar da gözü kara olduğunu vurgulayan Kuban, “O dönem devrimci söylem dönemi olduğu için sanatın her alanında geçmişi reddeden bir yaklaşım söz konusudur ve sürrealizm gibi pek çok akım ortaya çıkmıştır” dedi.


Modernizmin mimarlık alanındaki en önemli isminin Le Corbusier olduğunu aktaran Kuban, Le Corbusier’in iddialı, cüretli bir mimar ve bir dahi olduğunun altını çizdi ve yine post modern anlayış ile Le Corbusier’in ve modernist mimarlığın ürettiği yapıların farklılıklarına, karşıtlıklarına işaret etti. Prof. Kuban, Oscar Niemeyer’in yapıtlarının ise, post modern anlayışla yapılan mimari yapıların aksine, yalın bir ifadeye ve varoluşa sahip olduklarını anlattı.

“Zaha Hadid’e bir Madonna gibi davranılması çok enteresan” diyen Prof. Doğan Kuban sadece yıldızlaşan mimarlara odaklanılmaması gerek. “Ben mi eski kafalıyım bilmiyorum. Ama yüzyılın ilk yarısında eğitimimi aldım ve o dönemde modernizm ustaları, sadece güzel yapı yapmakla değil, koşulları kötü olan insanların durumlarıyla da ilgileniyorlardı. Mimarlar tarih boyunca, en iyi ürünlerini örneğin krallar, imparatorlar, sultanlar için yaptıkları binalarda verdiler. O büyük mimarlık anıtlarına bugün de ihtiyacımız var. Ama bu diğer sorumluluklarımızı unutmamızı gerektirmez. Biz sadece güzel şehir ve güzel mimari için çalışmıyoruz. Aynı zamanda yoksul durumda olan çoğunluğun yaşam şartlarını geliştirmek gibi bir sorumluluğumuz da var. Bu insanlar için daha iyi yaşam koşulları sağlayan çevreler üretmek de her zaman güzel şehirler üretmek anlamına gelmeyebilir.”

-YAZDIĞI KİTAPLAR-

Halen Ağa Han Mimarlık Ödülü Yürütme Komitesi üyesi olan ve Türk, İslam, Anadolu mimarlığı ve sanatını konu alan kitaplar ve makaleler yayımlayan Doğan Kuban, çalışmalarında, Türk sanat ve mimarlığının özgün bir yaratı alanı olarak görülmesi gerektiğini öne sürmüştür.

Konu hakkında henüz bir yorum yapılmamış, ilk yorumu siz yapmak ister misiniz?

Sizde Yorum Yapın